26 Aralık 2010 Pazar

"aşık ancak tutkusuyla özgür olabilirken"


"Bir aşık ancak tutkusuyla özgür olabilirken, seven biri yüreğinden kaçıp, vicdanının derinliklerine sığınabilir. Ama hayat yansızdır. Vicdanı kurbanını hazmedemeyince içkiden medet ummuş olmalı.."
Düş Kırgınları - Mehmet Eroğlu

21 Aralık 2010 Salı

"kalbin kendisine karşı müdafası..."


"... İçimdeki muhalefetin oyunudur bu. Kalbe karşı bu muhalefetin akıldan veya gururdan geldiği sanılır. Bence bu, kalbin kendisine karşı müdafasıdır. Sevgilide kaybolmamak için nefret sebepleri arar, bulamazsa yaratır. İşte böyle, kendi kendini aldattığını anlayınca da utanır ve ona daha çok bağlanır. Kendi yalanını affetmeyen kalbin kendine verdiği ceza."
Yalnızız - Peyami SAFA

14 Aralık 2010 Salı

"sanki ruhumu ele geçiren bir sonsuzluğun karşısındaymışım"


"... girişteki şaşkınlığımı üzerimden atmış, hiç bir şey düşünmeden, sanki boyutları akla hayale sığmayan bir resmin hem içinde hem de dışındaymışım , sanki ruhumu ele geçiren bir sonsuzluğun karşısındaymışım ya da hemen herşeyle ilişkimi çoktan kesmişimde artık yüreğimin bir köşesindeymişim gibi öylece dikiliyordum...."
Bin Hüzünlü Haz - Hasan Ali TOPTAŞ

10 Aralık 2010 Cuma

"acı bize en tanıdık şey olduğu için bunu sevmek sanıyoruz."


"... Onlarda lanet olası çok kıymetli bir şey var ve ele geçirildikten sonra anlamsız olduklarını bildikleri için kendilerini kapatıyorlar. Bu karşılıklı bir anlaşma Filipina. İki tarafta birbirinin yarasını biliyor. İki tarafta da birbirinin yarasına iyi gelecek bir şey yok. Herkes durmadan birbirinin yarasını azdırıyor. Ama acı bize en tanıdık şey olduğu için bunu sevmek sanıyoruz. Birbirimizin kabuklarını kaldıra kaldıra, kanata kanata tanışıyoruz, sevişiyoruz..."

Muz Sesleri - Ece TEMELKURAN

7 Aralık 2010 Salı

"bitkin aşıklar birbirlerinin kolları arasında uyuyorlardı..."


"yandaki odada bitkin aşıklar birbirlerinin kolları arasında uyuyorlardı, saf bir haz, ama ne yazık ki kısa sürmüştü, ne de olsa insanın bir bedendir ve diğeri değildir, bir bedenin başı ve sonu vardır, tenle başlayıp tenle biter. İçindekiler oraya aittir, ama beden dinlenmeye bağımsızlığa otonom fonksiyonlarda bulunmaya gereksinim duyar; bibirlerinin kollarının arasında uyumaları her an birinin uykusu tarafından bozulabilecek bir uyumu gerektirir, biri kolunda bir krampla uyanabilir ve ya kaburgalarına bir dirsek dayandığı için, bu durumda elimizden geldiğince şevkatli bir sesle, canım biraz yana kaysana deriz."
Yitik Adanın Öyküsü - Jose SARAMAGO

5 Aralık 2010 Pazar

"değişik aynalardaki iki yansıma gibi"


"Sevilen kişi belli bir deneyimi aynı zaman diliminde narsistçe paylaşmaktan öte bir şey yapmamıştır. Başlangıçta sevilen birinin yanında olma isteği ona sahip olma düşüncesinden gelmez, değişik aynalardaki iki yansıma gibi iki ayrı deneyimle karşı karşıya gelme olanağı vermek içindir. ilk bakış ilk dokunuş ya da ilk öpüşten sonra gelen bir istek olabilir bu. Tutku gurur ya da kıskançlıktan önce, dönüm noktası olan ilk aşk ilanından önce - çünkü o andan başlayarak yozlaşıp, alışkanlık, sahiplik ve bir kez daha yalnızlığa dönüşecektir. "
Justine - L. DURRELL

3 Aralık 2010 Cuma

"Henüz bir çeşit düş içindedirler"


" Kıskanç mıydı?

Yıllar önce aşklarının ilk dönemlerinde hiç kuşkusuz. Ancak aradan yıllar geçmişti ve şimdi kıskançlığın bir alışkanlık sorunu olduğunu düşünüyordu.

Başka türlü söyleyelim: bütün aşk ilişkileri birbirlerini sevenlerin aşklarının ilk haftalarında düşüncesizce kabul ettikleri yazılı olmayan anlaşmalara dayanır. Henüz bir çeşit düş içindedirler, aynı zamanda bilmeden, tartışma kabul etmeyen bir hukukçu gibi sözleşmlerinin en ince ayrıntılarını saptamaktadırlar."

Gülüşün ve Unutuşun Kitabı - M. KUNDERA

Karanlığın içinde bir şey çıtırdar.....


... Önce başlagıçların gerçek başlangıçlar olması gerekiyordu. Yazık! Ne istediğimi şimdi o kadar açıklıkla görüyorum ki! süreyi pekiştiren sıkıntıları kesip atan, bir caz havasının ilk notaları, trompetlerin tiz sesleri gibi ortaya çıkan başlangıçları; daha sonraları "Bir mayıs akşamıydı gezinmeye çıkmıştım." diye söz açtığımız, ötekilerden ayrı tuttuğumuz akşamlar gerekliydi. gezintiye çıkarsınız, ay yeni yükselmiştir, tembel, bağımsız, boşalmış gibi duyarsınız kendinizi. Sonra birden, "Bir şey oldu" diye düşünürsünüz. Karanlığın içinde bir şey çıtırdar ya da tüy gibi bir gölge sokağın bir ucundan öte ucuna geçer, hangisi olsa olur. Ama bu önemsiz olay ötekilerine benzemez, bu olayın, çevresi sisler içinde kaybolan kocaman bir şeklin başlangıcı olduğunu birden kavrarsınız. O zaman "Bir şey başlamak üzere dersiniz." ...

Bulantı - J.P. SARTRE